HEYY! Zaman, Senin İçin De Geçiyor!

Zaman geçiyordu. Hızla ve belki de acımasızca.


Üstelik bu kez sadece komşu teyzeler için, deden yahut anneannen için değil, amcaların, teyzelerin ya da yengelerin için de değil, mahallenin bakkalı, esnafı için de değil yalnız. Senin için de geçiyordu. Ve sen bu sefer, zamanın senin için de geçtiğini daha net görebiliyordun.



Zamanın geçtiğini etrafındaki küçük çocuklara bakarak fark ettiğin o günlerde değildin bugünlerde.. Yeğenlerini her gördüğünde nasıl da değişmişler, ne kadar hızlı büyüyorlar diye düşünmeye başladığında çaktırmadan aynanın karşısında alıveriyordun soluğu.

-“Ben de mi değiştim,  gözlerimin altındaki çizgi mi yoksa?”
 Yahut da,
- “Alnım kırışmaya mı başlamış?
Yok yok. Yorgunluktandır bana öyle geliyordur herhalde”
deyip geçiştiriyordun…

Önce arkadaş ortamlarında masaların asıl mezesi olan sohbet konuların değişmeye başlar. Aileler masaya yatırılır. Eşin, dostun hastalığı mevzu bahis oluverir. Yahut da hastalıklar sonucu yaşanan kayıplar ve sonrasında yaşanan yas süreçleri… Ve masada oluşan derin, kesif bir sessizlik…

Vücudumuzda oluşabilecek her hangi bir aksaklığa karşı ne kadar da hazırlıksızmışız meğer...

Sanki böyle şeyler sadece başkalarının başına gelirmiş gibiydi değil mi? Bir gün bir rahatsızlığın, seni de ziyaret edebileceğini, kapını çalabileceğini hiç düşünmemiştin öyle değil mi? Yahut da hep kaçmıştın, yüzleşmek istememiştin bu düşünceyle.

Şimdi ise küçük bir sinek misali miden bulandı desene. Sineğin küçük olduğunu gerçekten biliyor da olsan korkmuştun. Çünkü bu ancak başkalarının hikayesi olabilirdi ve sen de dinleyicisi. Lakin bu sefer senin hikayen vardı masada.




Hani hep ‘her şey insanlar için’ deriz ya, ne beylik laftır ve ne doğrudur aslında. Ama zannediyoruz ki o insanlar arasında biz yer almıyoruz ve hiç de yer almayacakmışcasına yaşamaya devam ediyoruz...

Unutma bir gün sen de, hani o her şeyin insanlar için olduğu insanlardan biri olabilirsin!




Sen de, o da, diğeri de
                                       ve siz de…




10 yorum:

  1. Bugün hiç olmadığın kadar yaşlısın
    bugünün kıymetini bil hiçbir zaman bu kadar genç olmayacaksın!
    Anın kıymetini bilip ona göre yaşamak lazım cancazım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anın kıymetini hep bilmek ve hiç unutmamak lazım;)

      Sil
  2. Yaşlandık gidiyoruz ne olacaz belli değil...

    YanıtlaSil
  3. Çok doğru, çoğu zaman unutsak da bunu her şey biz insanlar için. Ama sürekli bu gerçeği düşünerek hayattan tat alınamaz ki. Endişelendim yazdıklarından, umarım iyisindir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sürekli bunu düşünmek değil tabi ki. Bunu bilmek ve aklımızın bir kenarına yazmak gerek ;)
      Ama iyiyim merak etme ;) Öyle düşüncelerim yoğunlaşıverdi. Daha önce hiç düşünmediğim şeyler olunca da böyle cümleler dökülüverdi işte. Dedim ya sinek küçük ama düşünceler goccaman :))

      Sil
  4. Şimdi buradayım.Çok büyük düşüncelere sahipsin yavrum.Bunu söyleyecek yaştayım,Ama gerçekten içimdeki coşkuyu seviyorum.Empati yapmışsın,hoşuma gitti.Zaten senin yazılarını hep beğeniyorum.Zaman başlıklı bir yazım var.Aslında onu okumanı ve yorumlamanı isterdim.Zira akıllısın.Hadi bakalım hoşcakal yavrum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş gelmişsiniz;)
      Güzel düşünceleriniz ve dile getirişiniz için çok teşekkür ederim. Ben de şimdi ziyarete geliorum

      Sil
  5. Offf hem de öyle acımasız ki o zaman :)

    YanıtlaSil
  6. Zaman alıyoruz ve aynı zamanda yol alıyoruz...

    YanıtlaSil

Şişt pişt, orada olduğunu biliyorum!
Yorumların benim için çok önemli, öyle okuyup okuyup kaçmak yok;)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı