Ben küçükken “cedric” diye bir çizgi film vardı. Bayılırdım ben
o çizgi filme. İşte bu yazıya başlarken de “cedric” aklıma geldi. Ve hemen
onunla giriş yapmak istedim. 30 yaşındaysanız eğer, hayat gerçekten çok tuhaf :)
Şu sıralar bir telefon görüşmelerim var ki, sormayın. (Ay sanki kahve falı yorumlaması gibi oldu bu :) ‘uzun telefon
görüşmelerin var’)
Ama öyle valla. Uzun zamandır görüşmediğim arkadaşlarım,
eş-dost derken pek bi sık arandım. Nedeni yani karın ağrıları neymiş diye soracak
olursanız, merak anacım merak.
Vay arkadaş biz Türk milleti olarak ne meraklıyız?
Kim kaç yaşında ve
hala bekar :) Size ne la bundan. Şubat tatili geliyor ya hani, diyeceğim şu: var mı birileri diye
soruyorlar, özel durumlar falan.
Hani nişan mişan görülüyor mu ufukta? Öğretmeniz ya hani,
tatil öncesi tatil sonrası muhakkak bi sorulur.
Hay yarabbim yaresulallahım!Anam yok. Bu gidişle olmayacak da. Çünkü düşündüm de ben
halimden memnunum zaten.
İyi adamlar zamanında kapılmış arkadaş, şimdiler de yok,
kalmamış düzgün adamlar. Bi arkadaşım var mesela bi adamla beraber adam daha
önce evlenmiş boşanmış, şimdi buraya kadar hadi yine olsun diyorsun, hayat
alıştırdı çünkü malum. Böyle boşanma durumlarına. Ama bi de çocuk var 4
yaşında. Azıcık da delisinden eski karı. Ama arkadaşım aşık işte. Amaninbooo yani :)
Nesrin’ imlen yine oturuyoruz bir gün, bu arkadaşımdan falan bahsediyoruz ve buna
benzer çevremizdeki bir sürü ilişkiden. Bi sürü diyorum, çünkü son zamanlarda
çok sık duyar olduk bu ve benzeri durumları . Alın size Nesrin’imin müthiş yorumu.
Hani pazara geç
saatte çıkarsın da, her şeyin ucuzu, kötüsü kalır ya. Domatesler ezik büzük,
buruşmuş, çürümüş meyveler. İşte bizim iş diyor buna dönüyor, bundan sonra
kızım :)
Aman ne güldük ne güldük. Komik bi benzetme belki, ama doğru
valla. Pazara erken vakitte çıkmak lazım azizim. Biz o treni kaçırdık belli. Bundan
gayrısı böyle çoluklu çocuklu adamlar işte :)
Ay valla pucca gibin oldum, sürekli bu tarz konuları
yazıyorum farkındayım. Ama çok üzerime geliyorlar yahu :)