Osuruktan Nem Kapmak


Bulaşmayın bana osuruktan nem kapıyorum. Feciyim. Fenalardayım :) Hani bazı cümleler vardır yahut da deyimler mi demeli? Acık edepsizleştirmeyince, hani böyle kelimeleri değiştirmeyince anlamı çok etkili olmuyormuş gibi gelir ya. Hah işte benimkisi de o hal şu an :)

Halet-i ruhiyemi en iyi ifade edebilecek deyimlerden bir tanesi. Buluttan nem kapmanın acık edepsizleştirimiş, daha bir argo hali diyelim ya da;)

Neden mi?


Bi masala inandım, inandırıldım. Masalın kahramanı zannettim kendimi,
Pamuk prensesin yanında dolanan yedi cücelerden biri bile değilmiş iken…

Yorgunum, yalnızım, ayarları bozulmuş terazi gibiyim. Kendimi tartamıyorum artık. Dışarıdan güzel görünen içine girince içine kasvet veren yeni yapılmış binalar misali. Bi odası bir odasına benzemeyen, bi taraf tamamen güneş alırken, bir tarafın güneş gören penceresi dahi yok.
Uykusuzluktan hortlak gibi gezer oldum. Sanki ellerime 100 kilo çuval vermişler, işkence edip, taşı bunu diyorlar. Uykusuzluğa çare ‘Ne Demiş Hayyam’ diye yola çıkayım dedim. Bu sefer de sabahları uyanmak bilmiyorum.



Sonuç : Aidiyet duygumu kaybettim. Nerdeyim, ne yapıyorum, ne işim var la benim burada diye sorarken buluyorum kendime sabahları. Çoğu zaman da kızarken... Aptallığıma, bitmek bilmeyen sonsuz inancıma... Bir çift söze kanan, en ufak hareketi jest zanneden hallerime...

Gülmek istiyorum, ne de güzel gülüşlerim vardı benim diye düşünürken, fotoğraflara bakarken buluyorum kendimi.  Halbuki ota b.ka güler, gülmek için bahaneler yaratır idim adeta. Eğleneyim, keyifle geçeyim şu klavye başına desem de son zamanlarda pek mümkün olamadı sanırsam…

Bazen ömrümü çürütüyormuş gibi hissediyorum, kendimi bi köşede gizli gizli ağlarken bulduğumda. Ya da açık açık ama fark etmeden mi demeli. Evet o kadar bi habersiz olabiliyorum halimden. Edepsiz gözyaşlarım nerede salacaklarını sapıtıyorlar. Yırtık dondan çıkar gibi fırlıyorlar :) Trafikte, alışveriş yaptığım marketin kasasında, asansörde, tuvalette. Zaman mekan fark etmiyor yani.

Şimdi geriye dönüp baktığımda, kendimi bulunduğu kabın şeklini alan bi sıvı gibi hissediyorum adeta :) Baktım şekil veremedim, ben alayım o şekli diyorum sanki. Bükemediğin bileği öpmek deyimi aklıma geldi bak şimdi de :) Niye öpüyorum la niye? Kimse öpmesin, atalım adım birer birer olmaz mı? Bir sen bir ben? Hadi iki ben, bir sen o da mı olmuyo? Cık .. Ama olmadı işte, sonuç ortada…  


Masallardaki gibi bir vardı, bir yoktu…

8 yorum:

  1. Çok samimi ve içten bir yazı olmuş :)

    YanıtlaSil
  2. harika olmuş, kalp sancısı ancak bu kadar güzel betimlenebilirmiş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ee tabi keşke olmayaydı o sancı da betimlemeyeydim diyesim de gelmiyor değil:)

      Sil
    2. Ee tabi keşke olmayaydı o sancı da betimlemeyeydim diyesim de gelmiyor değil:)

      Sil
  3. Ben yine diyorum ki her şey bitecek, hepsi geçecek ve sen inanılmaz mutlu olacaksın, hiç ummadığın bir anda. Ummamaya devam 😄 Biliyorum, olacak🙏🏻❤️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ağzı burnu sıktılası, sevilesi, öpülesi guzel insan😊😊 Dört gözle bekliyorum seni

      Sil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Şişt pişt, orada olduğunu biliyorum!
Yorumların benim için çok önemli, öyle okuyup okuyup kaçmak yok;)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı