Bir Dilek Tut


 Dilek mi tutuyoruz sadece, aynı zamanda bir şeylere mi tutunmak istiyoruz acaba?

İnanmak, umut etmek, beklemek, gerçekleşince ona bağlamak falan filan işte.
İnsanın bir şeylere tutunma isteği değil midir zaten dilek tutmak?

En çok da yıldız kayınca tutulan dilekler vardır. Bilmeyen yoktur onu.
Filmlere de pek sık konu olur hani. Genç çiftimiz akşam saatlerinde romantik dakikalar geçirirken, kadın kafasını kaldırıp gökyüzüne baktığı anda ne hikmetse bir yıldız kayar. Tabi adam bundan bihaber. 
Kadınsa bir anda sevinçle:

-          Aaaaa gördün mü?
-          Neyi?
-          Yıldız kaydı, haydi dilek tutalım.
Bu ve benzeri pek çok sahneyi izlemişizdir yahut da çok kez tanık olmuşuzdur. Ya da bizzat yaşamışızdır.  

Çocukken de uğur böceğini uçururken dilek tutardık. Tekerlemesini de bir yandan söyleyerek  ‘ uç uç böceğim, annen sana terlik, pabuç alacak’
Tabi söz konusu benim gibi biri ise eğer, ne yıldız kaymasına ne de uğur böceğini uçurmaya çok da gerek yoktur. Her an her şey için dilek tutabilme ve üstelik bunu yaparken çok da mutlu olabilme potansiyelim vardır benim. Bir kaçını sıralayayım mesela:

-         - Köprüden karşıya geçerken dilek tutarım ( bu da İstanbul’ a yerleştiğimden beri edinmiş olduğum bir alışkanlık)
-          Doğum gününde pastayı üflemeden önce zaten tutulur ama ben özellikle o gece yatmadan önce de tutarım (ne özelliği varsa işte :))
-          Sonra en zevk aldıklarımdan biri ise iki arkadaş konuşurken bir kelimeyi aman ki aynı anda söylemiş olalım. Ne konuşulduğu umurumda bile olmadan konuyu keser hem kendim dilek tutarım hem de karşımdakine dilek tuttururum. Ve ardından da iki renk belirleriz ve eğer aynı anda aynı rengi de söylemeyi başarabilirsek değmeyin keyfime. Çünkü dileğimizin gerçekleşeceğine inanırım.  Hayır, ben bile bazen kendime inanamıyorum. Dileğim gerçekleşse, o renkleri tutturduğum kadar sevinmem herhalde.
-          Yine saate baktığımda akreple yelkovan üst üste gelmiş ise mesela, ya da gök kuşağı çıktığında muhakkak bir dilek tuttuğumu da söylesem fazla abartmış olurum evet.

Buna kime ne derse desin,
umut-fakir-ekmek olayı gibi bir şey belki de. Yahut da teselli gibi bir şey. Ama ne olduğunun ya da nasıl anlamlandırıldığının çok da bir önemi yok benim için. Her ne kadar bunları yaparken bazen kendimle dalga geçip gülüyor dahi olsam, seviyorum bu hallerimi. Eğlendiriyor, mutlu ediyor beni ya da benim gibi ‘siz’ leri.

Bir dilek tutarsın ve inanmak istersin.  İşte hepsi bu!
(Bugün bu yazıyı paylaşmama sebep olan kişi ise bir öğrencimin koridorda beni tutup bana söylediği cümle oldu:
  ‘öğretmenim bugün aynı renk giymişiz hadi dilek tutalım’ )
Eee yok artık be çocuk :)



0 yorum:

Yorum Gönder

Şişt pişt, orada olduğunu biliyorum!
Yorumların benim için çok önemli, öyle okuyup okuyup kaçmak yok;)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı