Bir Dakika Beni Dinler Misin?

Bir Dakika Beni Dinler Misin?


Evet sadece bi dakika diyorum. Sadece 60 saniye. Vakit ayırabilir misin? Her şeyi bırakıp sadece bana odaklanabilir misin? Ön yargılarını, takıntılarını, rafa kaldırıp yargılamadan, kızmadan, kesmeden… Sadece benimle bi dakika olur musun?

Çünkü çok ihtiyacım var!
Ve evet çok ihtiyacımız var…

Dinlemek lazımdı azizim. Bazen sadece dinlemek… Karşımızdakini en iyi hissettiren şeydi belki de. Gerçekten dinlenildiğini hissettirmek ve akabinde getirdiği ‘sen özelsin’ hissiyatı.
Ona özel olduğunu, önemli olduğunu hissettirmenin yegane şartıydı, dinlemek, dinleyebilmek. Yargılamadan, eleştirmeden.
Kabul ederek…
Önce sadece dinlemek!

İletişimin ilk şartıydı bu, birçoğumuzun bildiği, lakin beceremediği eylem. Yahut işine gelmediği diyelim. Ama’ larla kesmeden, yorum yapmak için sabırsızlanmadan…
Belki de bizim işimizin, rehber olmanın, yol göstermenin, danışmanlık yapabilmenin en zor, en meşakkatli tarafıydı dinlemek.

Çünkü dinlemezsen anlayamazsın sevgili okuyucu.
Bir çocuk için kalemini kaybetmenin yarattığı üzüntüyü, annenin çocuğu aç kalırsa diye yaşadığı evhamı, öğretmenin öğrencisine karşı olan tavrını…

Bana sorulduğunda ne iş yapıyorsun diye, “her şeyden önce dinliyorum”, diye cevap veriyorum.
Çünkü çoğu zaman dinlemek, bütün kapıları açan sihirli bir anahtar oluveriyordu.  Problemleri çözebilmek adına atılan ilk adım oluyor.

Her şeye bu kadar vakit ayırabiliyorken, şimdi soruyorum size dinlemeye olan vakitsizlik neden?

Yeri gelince ağlamalı acılar, haykırmalı coşkular, gülmeli mutluluklar ve hep dile gelmeli, dinlenmeli, dinlenilebilmeli bütün duygular…

Dinleyerek var olmak, güzelleşmek ve güzelleştirebilmek umuduyla …



Rehber öğretmen gözünden...

1 yorum:

Şişt pişt, orada olduğunu biliyorum!
Yorumların benim için çok önemli, öyle okuyup okuyup kaçmak yok;)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı