8 Ekim 2016 Cumartesi

Arkadaşlar İyidir


Uzun zamandan sonra işte yine buradayım. Defalarca gelse de içimden yazmak, bi türlü oturamamıştım klavyenin başına. Ama bir yerden başlamak lazım değil mi?

Terapim, benim canım bloğum:)
Arkadaşım :)
Kendim olabildiğim, kılıfa ihtiyaç duymadığım bloğum..
Maskelerin olmadığı benim güzel dünyam,
Ben geldim yeniden.
Tık tık ;)

Şimdi de nasıl yazasım varsa artık,içimden geçenleri sıralamaya koymak, duygularımı, düşüncelerimi zapt etmek, çok zor vallahi. Tıpkı sınıfta zil çalmasına rağmen öğretmenin minik öğrencilerini ödevini yazdırmaya zorlaması kadar.

‘Çıkacak o çocuk hoca!’, önceden yazdıracaktın o ödevleri. Ya da her neyse son cümlelerin, bırakmayacaktın son saniyelere. Seni dinler mi zannediyorsun o çocuklar?

Ee tabi meslek öğretmenlik olunca, benzetmelerimin de çocuklar üzerinden olması kaçınılmaz sanırım.

O zaman bu seferlik affet.  Hoş gör olur mu sevgili okuyucum?
Bugün böyle azcık karmaşık oluversin, sırası belirsiz olsun cümlelerimin. Çünkü koyveresim var kelimeleri öyle olduğu gibi, içimden geldiği gibi. Yorgun argın işten gelip koltuğa yığılıvermek gibi, lönk diye :)

Dün gece eve çok geç saatte geldim. Epey zorlu, komik, az da saçma bir trafik maceram oldu çünkü. İstanbul trafiğiyle tanıstık diyeyim ya da sana. Pek sevimli bir tanışma olmadı sanırsam. Hoş benim, hangi tanışma hikayem normal oldu ki sankim :)

Bunu başka bir zamanda belki anlatırım uzunca. Ya da anlatmam çünkü tam bir rezillikti :) 20 dakkalık yolu 1 buçuk saate çıkarmamı mı anlatayım? Yoksa navigasyonda konuşan aptal kadın ece ile nasıl kavga ettiğimi mi anlatayım? Ataköy’ e giderken kendimi nasıl Yenikapı da bulduğumu mu? Ordan geri dönmek için taksicinin zorla bana escortluk yapmaya çalışmasını mı :)

Ayyy yazarken bile gece ki kadar gerildim. Neyse ki bu gerginliğim sırasında "Hızır" yetişti yine imdadıma.

Benim çok güzel bir “iyi ki” m var sevgili okuyucu. Namı-diğer “Hızır” onun adı benim için.
Sıkıntılı anımda hemencecik bir telefon kadar yakınımda olabilen, sesiyle içimi rahatlatan…
Güven veren bir ses o.  “Melik…”



Eve gelince Facebook' u açtım ve yine o meşhur sorusunu sordu bana.

 Ne düşünüyorsun ? 

Ne mi düşünüyorum,  “arkadaşlar iyidir” sevgili okuyucu. Çok iyidir. Hele Melik çok çok iyidir. İşte tam olarak bunu düşünüyorum.

İyi ki varsın güzel insan. Seni tanıdığım için çok şanslıyım sanırsam. Ve ‘iyi ki’ lerime bir yenisini daha ekleyebildiğim için sayende.

Tabi senin için bu şaşkolozla arkadaşlık etmek  bu kadar güzel midir bilemiyorum :) Ama itiraf et seni çok güldürüyorum. Bir de şarkı söyleyiveriririm senin için, yorgunluğunu alır, bütün şapşallıklarımı  unutturuveririm olur mu? Ya da unutmayıp dalga geçelim gülelim.

Olar mı?

7 yorum:

  1. Çok güzel ve samimi bir yazı olmuş bu tarz yazıları okumaktan keyif alırım hep. Ayrıca arkadastandan arkadaşa fark vardır arkadaşlar bazen iyidir bazen kötü ama bir tanede olsa anlastigin sevdigin sevildigin gerçekten güzeldir. ALLAH bozmasın bozmak isteyenlere fırsat vermesin😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de bu yazıları yazmaktan büyük keyif alıyorum. Teşekkür ederim.

      Sil
  2. o zaman tekrar hoş geldin :) insanın hayatında iyi arkadaşların olması gerçekten büyük şans.

    YanıtlaSil
  3. Hoşgeldin tekrar aramıza... İstanbul böyle, zamanla alışırsın:) Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş buldum :) Umarım, alışırken de yazarım, beraber eğleniriz:))

      Sil
  4. Istanbul'u bu nedenle hic ozlemiyorum iste! Hosgeldin, ozlettin..

    YanıtlaSil

Şişt pişt, orada olduğunu biliyorum!
Yorumların benim için çok önemli, öyle okuyup okuyup kaçmak yok;)