“Her ayrılık bir doğal afettir, 8.1 lik bir deprem gibi
sarsılırsınız. Tüm dünyanız başınıza yıkılır. Duygularınız sel olur, hiçbir kuvvet
set olamaz gözyaşlarınıza. İçinizde yangınlar çıkar. Bu yangını söndürmek
istersiniz, beceremezsiniz. Her ayrılık bir doğal afettir. Milli yas ilan
edilmez ama siz kendi yasınızı ilan edersiniz.
Ta ki yaslanacak birilerini bulana dek.” Kardeş payı 28.bölüm giriş
kısmı..
Nereden çıktı şimdi bunlar, ayrılık acısı mı yaşıyorsun kııızzzz, hayırdır diye düşünmeyin. Zamanında yaşadım bitti. Ama niye mi yazdım bu
satırları?
Hafta sonları “Burası Haftasonu” programını izlemeyi pek bir
severim. Hele ele alınan konular ya da konuklar da dikkatimi çekiyorsa kahvaltım
da çayım da daha bir lezzetli olur. Büyük bir keyifle yudumlarım çayımı. Bugün ise
konu “aşk ve ayrılık acısı” idi. Ben de şöyleee bir eskilere gidiverdim. Programın konuğu anlattıkça hatırladım,
hatırladıkça güldüm, güldükçe daha bi dalga geçtim kendimle. Hayır yanımda biri
olsa şayet, ‘ne yerin dibine soktun arkadaş kendini’ diyecek. Ama az bile
söylüyorum.
Bu programın üzerine, bir de internette Kardeş Payı' nın 28. Bölümüne
rastlayınca artık bu paylaşımı yapmam gerekiyor diye düşündüm.
O zamannnn haydi bakalım alın çayınızı elinize, gelin
yamacıma. Yok yok siz en iyisi sert bi kahve alın da gelin yanıma :)
Uzmanların da söylediği gibi her ayrılık bir yas sürecidir. Ve
altı ay sürer. Önemli olan bu zamanı nasıl geçirdiğinizdir. Battığınız çamurun
içinde mi kalmak niyetiniz, yoksa kurtulmak için uğraş vermek mi?
Ben en sonunda uğraş vermeyi seçtim nihayet. Ve evet, ben de
destek aldım psikologdan, bazen kendi kendinize yetemeyebiliyorsunuz.
-Her ayrılanın yaptığı gibi ilk aşama inkardır. Onun sizi terk ettiğine bir türlü inanmak istemezsiniz. (bulunmaz hint kumaşısın sanki de.) Ben de her
ayrılan gibin uzunca bir süre reddetmiş olsam da sonuç belli idi işte,
bitmişti. Yaw bitti falan diye süslemeye
gerek yok. Ne bitmesi uleyn! Düpedüz terk edilmiştim. Pooff uçtu gitti her şey. Bunun için önce kabullenmek
gerek.
-Hemen akabinde kendini acıklı acıklı şarkılar dinlerken
bulursun. Sakınnnnn sakınnn!!!
Kalk o bilgisayarın başından, çabukkkk! Bak ben ne hallere düştüm!
Yıldız Tilbe mi dinlemedim , Müslüm Gürses mi ??
Arkadaşlarımın sözleri hala kulağımda,
“O ne o, kaçıl bakayım
ekranın önünden Özcan Deniz Geçmiyor Günler mi? Ay allah seni ne yapmasın be
kızım? İçinden arabesk kraliçesi çıktı beeee :)”
Daha da yazarım dinlediğim şarkıları:
Telefonun başında çaresiz bekliyorummmmm, bekliyorum ama
çalmayacak biliyorum
Senin de aşkın yalanmış yalanmışşş, senin de sevgin yalanmış
yalanmış. Göz göre göre harcadınnnnnnn beni…
Kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümdeeee….
Sevemez kimse seni, benim sevdiğim kadar…
Ne kadan çok utanıyorum, o zamanlar ki kapı komşularımdan
anlatamam. Tabi Edoşumla, Nesrin' im az kahrımı çekmedi bu anlamda. Emme velakin
gerçek yani. Şimdi gülerek yazdığıma
bakmayın. Hani bazı olaylar vardır ya yaşarken dayanılmaz olur, hiç bitmeyecek
zannedersiniz. Ama anlatırken adeta bir stand up havasında geçer. Bu da
onlardandı işte. Neyse ki arabesk şarkılar sağ olsun, pek bi iyi geldi ayol :) Hayatımda hiç
dinlemediğim şarkıları dinledim.
Beni tanıyanlar şaşırıyor bu duruma ama vallahi böyle oldu,
garip bi histi işte. Hiç kınamayın bence:)
-Cep telefonunu, mesajları her şeyi sil. Sakın benim
yaptığım gibi okuyup okuyup durma sevgili okuyucu. Okuyup da ‘acaba aslında
terk etmedi mi ki yahu, burada sanki bir şey mi anlatmaya çalışmış bana?’ bıdı
bıdı bıdı…
Tez mi la bu savunmaya çalışıyorsun yahut da
teori mi anasını satayım ispatlamaya çalışıyorsun? Geç onları geç, bir mana
olsaydı çıkartılmasına gerek kalmazdı zaten. Hele cep telefonunu ne diye silmezsin?
Bknz açıklamam: “ Arayacak olursa tanıyayım ki boş bulunup açmayayım”
bak hele nasıl akıllıyım ya. Ah safım benim, ayol adam seni niye arasın? Ayrıca
arayacak olsa, sen şu kafa yapınla açmayacak mısın acaba?
- Ona ait, onu hatırlatacak her şeyi at dedi psikoloğum.
Tabi ben hemencecik, 'Kafamdakileri nereye atacağım peki, kendimi de mi atayım’
diye edebiyat parçalamaya çalışırcasına laflar..
Ulan at işte, mazoşist misin kızım? Baktıkça, gördükçe acı
veriyorsun kendine.
-Onunla çekilmiş olduğun fotoğrafları ve onu hatırlatacak her
fotoğrafı sil. (artık birlikte bir fotoğraf kareniz olmayacak, unut bunu)
- Onun vasıtası ile tanıştığın insanlarla görüşme, bir
müddet de olsa.
- Hatta kendi arkadaşlarınla bile. Sana sürekli onu
hatırlatabilecek olan her şeyden uzak durmaya çalış.
- Bu günlerde yalnız kalma, mümkün olduğunca arkadaşlarınla,
dostlarınla beraber vakit geçirmeye çalış.
Hiç öyle çıkasım yok modlarına girme, bir ceset haline bürünmekten vazgeç,
kaldır k.çını, çık sokağa.
- Bu esnada sakın çivi çiviyi söker mantığı ile hareket edip
te bir duygu beslemediğin insanlarla bir şeyler yaşama. Sen de sadece arkanda
senin gibi bir ceset bırakırsın anca.
Heh işte hiç itiraz etmediğim madde buydu benim :) Çünkü zaten kafamda
hala o var, başkasına yönelemem ki. (Hem
şimdiye dek de hissiz olabilecek her şeyi anlamsız bulmuş biri olaraktan)
- Facebook, Whatsapp gibin sosyal ağlardan takip etmekten
vazgeçin. (Benim gibi sürekli çevrim içi durumunu ya da son görülmesine
hastalıklı gibi bakmaktan vazgeçin. Yazacaksa zaten yazar değil mi, bağa mı
çevrim içi arkadaş sanki)
Sonra arkadaş grubunuzda ‘Naber son görülme ? Nasılsın
çevrim içi?’ diye yapılacak olan esprilere de maruz kalırsınız hemen söyleyeyim:)
-Son olarak yaşadığınız evi değiştirin hiç olmazsa şeklini.
Ya da mümkünse eğer yaşadığınız şehri bile değiştirin! Hahh bu konuda da herkes
benim gibi şanslı olup ta tayin dönemine rastlamayabilir tabi. Bu şehre gelmem
de tamamen etkisi olmasa da yabana atılmayacak kadar büyük bir etkisi olduğunu
hiçe sayamam.
Ve işte şaka bir yana..
İşte bütün bunları yapmadan önce gerçekten durumu kabullenir
ve bu saydığım maddeleri başarıyla yapabilirseniz, inanın geçiyor, zamanla da
olsa geçiyor işte. İçinizi kanatarak da
olsa geçiyor. Göğsünüze oturan o öküz artık sizi terk etmeye başlıyor. Kalbinizi
adeta avuçlarının arasına alıp ta atmasın diye sıkmaya çalışan o el de yavaşça bırakmaya
başlıyor. Düşüncelerinizin bedeninize vermiş olduğu ağırlıktan yavaş yavaş
kurtuluyorsunuz. (ki ayrılık sonrası alınan kiloları hiç hiç sevmeyiz)
Ve ne kadar klişe bir laf olursa olsun, ki ne kadar doğru
bir söz ki belki de o yüzden klişeleşmiştir,
her şeye ve herkese rağmen “HAYAT DEVAM EDİYOR” bunu sakın unutma.
Not: Sıradan bir ayrılık yaşamamış ve hayatımda 'düşmanımın
başına bile gelmesin böyle bir ayrılık' diyen biri bile bu satırları yazıyorsa ve
gülebiliyorsa şayet, her ayrılık acısı bir gün geçiyor inan bana;)
Dip not: Bu saksıdaki çiçek fotoğrafı da o ilişkiden geriye
kalan tek fotoğraf.
mutlu ve bol gülüşlü pazarlar :)
Offf okurken bile dağıldım , Allahım ayrılık vermesin
YanıtlaSilAminnn diyelim o halde;)
SilKabullenmenin beş aşamasını teker teker yaşıyoruz böyle dönemlerde: İnkar, Öfke, Pazarlık, Depresyon, Kabullenme...
YanıtlaSilEvet kesinlikle öyle.
Silİçinde iken anlayamıyoruz fakat farkında olmadan geçiyoruz bu dönemlerden.
İçindeyken anlayabilsek çok daha hızlı geçerdi zaten o dönem :)
SilAhhh ahh keşke anlayabilsek.
SilBen böyle durumlarda keşke bi düğmeye basıp zamanı ileriye alabilecek bir gücümüz olsa diye düşünürüm:)
Yaşanacak acı da, üzüntü de ne varsa çekilmiş, bitmiş olsa :))
Onları yaşayarak kendimiz oluyor ve büyüyoruz aslında... Ama onlara gereğinden fazla gömülmek yerine, dersimizi alıp yolumuza devam etmek, gerekirse çivi çiviyi söker taktiğini kullanmak gerek :)
SilAyrılmanın hormonal etkileri 2 gün. Geri kalanı beynimizin biz oynadığı oyun. Yani öyleymiş, geçen okudum :)
YanıtlaSilHer okuduğumuza inanmayalım bence, tecrübeyle sabit:))
SilÖfke en makbul ve hızlı format aracıdır.
YanıtlaSilSonrasında öfke zarar ilişkisine dönüşmesin de:))
SilTotomuzun üzerine çakılıp kalıyoruz malum:)
Okurken duygulanmamak mümkün degil.. betinlemelerin etkileyici.. insallah bir daha ayrilik acisi yaşamazsin.. sevgilerimle..
YanıtlaSilİnşallahhh:)
SilGeçip gidince ancak bu satırlar kalıyor işte geriye..
BU öğrendiklerimle kendime faydalı olamadım zamanında, şimdi ise başkalarına olabiliyorum.
Neye niyet neye kısmet işte;)
kullanma kılavuzu gibi yaaa ama ben çok sırıttım yaaaa neşelendim okurken bana nee iyi ki ayrılmılşsın da bu nefis yazıyı yazmışsın. faydalı olmuş bunu ilgililere okuturum yaa bi faydan olsuuun :) bence ayrılmamak için hiç birleşmemeli :)))
YanıtlaSil:)) Tabi ben çektim, kimse çekmesin :)
SilŞaka bir yana 1 yılı geçti zaten ve neden böyle bir yazı paylaşmayayım, zamanında yeterince ağladım diye düşündüm ve ben de kendime epeyce güldüm zaten yazarken :)
Seni gülümsetebildiysem sevindim;)
o zaman bi deeeee, birleşme öncesini yaz yaaaa hadiii :) ayrılma tamam bi de ayrılmama veee daha ilk buluşma öncesiiii hadiii çok güzel yazıyooon :)
SilImmmm:)) Bak bunu düşünmemiştim, ilham verdin bana:)
SilPek ala, yazabilirim, fakat yine güldürebilirim seni ama bilesin;)
napalım başa gelen çekilir kader utansın kikikirikiii :)
SilAyrılık psikolojisini çok güzel özetlemişsin :)
YanıtlaSilBu arada takipteyim uğrarsan bana sevinirim sevgiler...
http://modadusleri.blogspot.com.tr/
Hoş geldin, ben de hemenccek geliyorum o halde;)
SilBen aşk acısını aslı çok oldu 20 yıldan fazla. Kötü bir trafik kazası ile kaybettim erkek arkadaşımı ki bundan önce zaten ayrılmıştık ve ben dibe vurmustum . Sonunda temelli bir ayrılık oldu. Neyse yaşandı geçti ve sonra ben bidaha aşık oldum :) Hayat böyle bir şey işte .
YanıtlaSilSevgiler. ..
Umarım bir daha ayrılık acısı yaşamazsınız.Albümleriniz silinmeyecek/yırtılmayacak fotoğraflarla dolar :)
YanıtlaSil8.1. :)
YanıtlaSilTakip etmek evet. :)
Ben de beklerim Kafa'ya! :)
bazı aşamalarda sıra şaşıyor :D sonra geri dön :D
YanıtlaSilMisal yalnız kalmamalısın dediğin gibi ama alnız bırakın diye böğürürüm. Bırakırlarsa al başa bu kezde yalnız bıraktınız. ruhsal dengesizlik en fazla bu dönemde baş gösteriyor :D