Aklımı uçurtmanın ucuna bağlayıp uçurdum gitti sanki. Azıcık
uçurup sonra tutuyorum yine.
Unutuyorum şu sıralar. Her şeyi unutur oldum. İşe öyle bi
yoğunlaştım ki. (Daha doğrusu yoğunlaşmak zorunda da kaldım diyelim.)
Telefonumu unutup okula gidiyorum mesela. Ki ne kadar
gerekiyor olmasına rağmen. Sonra öğle arası olur olmaz pıt pıt koşarcasına,
telefonumu almak için bi hışım eve geliyorum. Buraya kadar,
‘ee ne var bunda, olur öyle arada, insanlık hali’ diyeceksiniz tabi ama, okula geri döndüğümde telefonumu yine almadan, evde unuttuğumu duyana dek :) Yahu arkadaş benim amacım eve gidip telefon almaktı. Ben ne yaptım ? Eve gelmişken karnımı doyurayım dedim. Üzerine de bi kahve içip öyle çıkayım dedim. Geç kalmayayım mesaiye diye de acele ettim. Sonuç: telefonu yine unuttum :)
‘ee ne var bunda, olur öyle arada, insanlık hali’ diyeceksiniz tabi ama, okula geri döndüğümde telefonumu yine almadan, evde unuttuğumu duyana dek :) Yahu arkadaş benim amacım eve gidip telefon almaktı. Ben ne yaptım ? Eve gelmişken karnımı doyurayım dedim. Üzerine de bi kahve içip öyle çıkayım dedim. Geç kalmayayım mesaiye diye de acele ettim. Sonuç: telefonu yine unuttum :)
Başka mı? Arabanın anahtarını arıyorum bu sabah çıldırmış
gibi. Yok ! Eve giriyorum talan ediyorum evi ama yok edepsiz anahtar. Kıs kıs
gülüyor olsa gerek halime, bulamıyorum. En son aşağıya inip pes ediyorum. Bari taksi
çağırayım diye düşünüyorum ki, arabanın koluna refleksif olarak elimi bi
atıyorum ‘amanınnnn’ kapı açılmaz mı? Kapıyı açık unutmuşum sanıyorum tabi. Başlıyor düşünce baloncuklarım havaya yükselmeye:
“Ayyy anahtarım da
yok”
“Böyle açık mı kalacak araba”
“ Ayy sabaha kadar da kalmış zaten, gerçi site güvenlikli
falan ama olsun”
diye binbir türlü
saçma sapan düşünce balonları …
Hayır, sonra dank ediyor , susak kafama ki anahtar kontakta. Sanki
bana bakıp pis pis sırıtıyormuş gibi hissediyorum. Birileri de pencereden beni
izliyormuşçasına arabaya utanarak bi binişim var ki sormayın. Sonra içerde
utancımdan ve şapşallığımdan gülüyorum tabi. Ama ne gülme :)
Durduramadım kendimi.
Okula varıncaya kadar gülmüşümdür herhalde. Artık akşamında eve nasıl geldiysem
diye düşünüyorum, anahtarı kontakta bırakıp çıkmışım yukarı.
Hani ödevini, kitabını evde unutan öğrencilere,
öğretmenlerinin verdiği meşhur tepki vardır ya, “kendini de unutsaydın evladım”
diye. İşte tam olarak bu haldeyim sanıyorum.
Hayır aşık falan da değilim. Keşke olsam :) Ben, şahsen, bizzat, kendim yaşıyorum :)) O kadar çok çalışıyor
ve yoruluyorum ki şu sıralar. Kafam kazan gibi oluyor eve gelince. Beni teselli
eden şey ise kitaplarım oluyor ne mutlu ki. Gömülüyorum onların sayfalarına
öyle dinleniyorum birazcık.
Bu ay ki şahane kitaplarım da düşünceli ablamdan;) Okumahevesim anca bu kadar doruğa çıkartılabilirdi. Bu nazik ve düşünceli hediyesi
için acık şımarıp, çott tocaman teşekkür ediyorum kendisine :) Çok ihtiyacım vardı
şımarmaya :)
O zaman ben şimdilik Ece Temelkuran’ a kulak vereyim ve iyilik
güzellik olsun diyeyim ;)
hehe dalgınsın yaniii :) botton çokoş yaa. ya yorum kutun düzelmiş oleeey :)
YanıtlaSilYa bozuk muydu ki? Keşke mail falan atsaydın, hiç bilmiyordum
SilBende işe arabayla geldiğimi unutup dolmuşla döndüm bir kaç kez. Kulağımda telefon evde, işte telefonum nerde diye çok aradım:))) Oluyo yani öyle çokta şaapmamak lazım.
YanıtlaSilNehir şarkısı diye bir kitap var. Kitapları görünce tavsiye edesin geldi:)
YanıtlaSilÇok güzel bir kitap epsilon yayınlarına ait:)
Bu arada merhabalar :)