11 Mart 2017 Cumartesi

Nezaketen Yaşıyoruz

Nezaketen Yaşıyoruz

'Nasılsın?' diye nezaketen soruyoruz.
Nezaketen cevap veriyoruz, 'iyiyim' diye.


Nezaketen “kendine iyi bak”  lar,
Çok da umrunda karşındakinin kendine iyi bakıp bakmaması sanki..
"Çok öpüyorum seni”
 Hadi ya öpüyor musun cidden? Az öpsene ya.
“Seni çok seviyorum,”
Nasıl? Az sevsene bi ya, görmek istiyorum çok sevdiğini.
Alıştığın için mi söylüyorsun? Hissederek mi söylüyorsun sevdiğini?

Hissetmiyorsan bence söylememelisin. Ya da bence sen de düşünmelisin, cidden çok seviyor musun acaba? Ya da çok sevmek mi istiyorsun, kendini de çok sevmek için söyleyerek inandırmaya mı çalışıyorsun acaba?

“Görüşmek üzere hoş çakalın”
Var bir de hoşça mı kalayım, valla kalayım mı? Cidden istiyor musun hoşça kalma mı?
Bence kalmalı mesela, hoşça kalmalı insan, ne güzel, mutlu, umutlu kalmalı…

“Günaaaydın”
Aydı mı cidden sana gün? Bazen aymıyor mesela, ama aymasa da söylüyoruz di mi? Çünkü hep böyle söylenir.

Ne istiyorsan söyle, söyle de, hissederek söylenilse mesela daha güzel olmaz mı?
Bence daha güzel olur. Nereden mi çıktı şimdi bu cumartesi günü bu sorgulamalar.

Nezaketen Yaşıyoruz

Nasılsın? 



Mutsuz olduğum, iyi olmadığım anların birinde okuldayken dün telefonum çaldı. Karşıdaki kişi “merhabalar hocam nasılsınız” diye sordu? İyi değilim dedim. Adam bi kaldı… Soracağı işi unuttu bir anda.

-           - ıııı uuu… sessizlik oldu .

Sonra ‘buyurun hocam’ diye devam ettireyim de, adamı kurtarayım dedim. Asıl sorusunu sorabilsin, işini yapabilsin diye. Çünkü o kadar belli ki, öylesine sorduğu, nezaketen cümle kurduğu. (Bu arada konuşmayı devam ettiremeyecek kadar resmiyette olduğumuzu da düşünmüyorum. ) Ayrıca resmiyet dediğin nedir ki, resmi olunsun ne olacak yani. İnsansın en nihayetinde. 

-'Hayırdır hocam' diye sorabilirsin, 
-Umarım iyi olursunuz,
-Sesiniz kötü geliyor zaten diyebilirsin.

Mesela üzülmüş de olabilirsin karşıdakinin cevabını öyle duyunca. Üzüldüm diyebilirsin, ne bileyim işte. Şaşırdıysan şaşırdığını bile söyleyebilirsin.

Ama dedim ya, öyle alışmışız ki, laf olsun diye konuşmaya, nezaketen sorular sormaya. Ve tabi karşılığında da nezaketen verilen cevaplara..

Değil mi, bak bir de böyle bi şey var. Adama da çok yüklenmeyeyim şimdi. O da görmemiş ki belki, hiç karşılaşmamıştır böyle samimi cevaplara. Halbuki iyi değilim deyivermiştim bir anda. Belki bi sese ihtiyaç duymuştum o an, konuşmaya, azcık rahatlamaya.



İşte böyle bir şeyler. Bugün de böyle olsun. Size gayet samimi bir şekilde, bu yazıyı okuyan herkese mutlu hafta sonları diliyorum. Nezaketen değil, içinizden gelerek konuşabileceğiniz, sohbet edebileceğiniz dakikalar geçirmenizi diliyorum.


Ha bir de siz siz olun. Karşıda ki iyi değilim diyorsa bence ilgilenin onunla. Hadi olmadı, nezaketen ilgileniyormuş gibi yapın. Bunu yapabilirsiniz herhalde…

Nezaketen Yaşıyoruz






3 yorum:

  1. Ahhh güzellik ben seni çok içten seviyorummmm

    YanıtlaSil
  2. Kaçıyoruz sorunlardan uzuntulerden süpriz misafir. Herkes maskesini takip öyle çıkıyo insanların içine. Mutlu olmalıyım, degilsem mutlu gorunmeliyim şekli. Hatta gorunerek insan kendini bile inandiriyo mutluluguna yada inandirmaya calisiyor. Genellikle hissetiklerinin bi önemi olmuyo insanlar için bence birazda bu yüzden bu maskeler.

    YanıtlaSil
  3. hayat bir tiyatro gibi herkes rolunu oynar sen repliklerinin disinda bir cumle kurarsan karsindaki insan dogaclama yapamiyorsa afallar. yani suc replik disina cikan sende, yalandan ibaret insanlardan gercek tepkiler beklemek seninkisi

    YanıtlaSil

Şişt pişt, orada olduğunu biliyorum!
Yorumların benim için çok önemli, öyle okuyup okuyup kaçmak yok;)