“Sanki bir beden büyük elbise giymiş gibiyim. Üzerime olmadığının,
yakışmadığının farkındayım. Fakat onu çıkaracak mecalim dahi yok”
İşte son günlerde hissettiğim şey tam olarak buydu.
Televizyonun karşısına geçip eline bir tabak dolusu cips
alıp kaç kalori dahi olduğunu düşünmeden ya da totomu büyütür mü kaygısı
gütmeden yerken, televizyonda birbirine benzer konulu saçma sapan dizileri
izlemek. Hemen hemen her gün eve gelince temizlik yapmak. Süpürgeyi çalıştırmak,
toz almak, yerleri silmek. Üstelik bir gün önce silmiş olmanın hiçbir önemi
olmadan ya da kirlenip kirlenmediğini dahi düşünmeden.
Zaman mı geçirmekti benimki si, günü unutmak mı, oyalanmak
mı, yoksa düşünmemek mi, kaçmak mı?
Neyden kendimden mi?
İnsan kendinden kaçabilir miydi?
Yüzleşmek gerekti belki de. Neyse ne…
Konuşmam lazımdı, anlatmam lazım…
Ama kime?
Öylesine alışmıştım ki birilerini dinlemeye, konuşan taraf
olamıyordum. Korkuyordum belki de kim bilir, yine sıkarım etrafımdakileri diye.
Yine diyorum dikkat, çünkü kolay değildir
dinlemek biliyorum. Hele de iç açıcı şeyler değilse. Daha önce denememiş miydim
sanki, en kötü olduğum zamanlarda kim ne kadar dayanabilmişti ki dinlemeye. ( Ki
nadir olmasına rağmen)
Öğrenilmiş çaresizlik mi diyorduk eğitimde acep :) Çevremdeki yeni
insanlara da haksızlık ediyor olabilirdim belki bu arada, ama ne yapayım kolay
değildi benim için.
Ertesi gün aynı şeyi duymak istemez dinleyen taraf. Zanneder
ki bir gün dinleyince karşı taraf hoop hemen iyi oldu. “Ay yine mi aynı şeyler şekerim”
şeklinde bakışlar atılır. La öyle bi dünya olsa psikologlar iş yapabilir miydi,
düşünsenize ama.
Böyle bir misyon üstlenmiştim belki de. Bu yüzden benim
mutsuzluğumla ya da sıkıntılarımla ilgilenebilecek birileri olmuyordu
etrafımda. (Ya da evet ben anlatmaktan kaçıyordum.) Ben bunları zaten çözermişim.
Pembe gözlüklerim varmış falan. Önemli olan benim dinlememdi. Bir şaklabanlık yapmam falan gerekti. Öyle asmamalıydım
suratımı, çok saçmaydı.
Bugün de niye mi yazmaya karar verdim, kabullendim çünkü bu
durumu. Ve bugünlerde bi nebze daha iyi günler geçirmeye başladım. Ben iyi
olmayınca yazmıyormuşum onu fark ettim. Aslına bakarsanız neler yazmak geliyor
içimden ama durduruyorum kendimi. Sanki o
kötü, olumsuz düşünceler bana yakışmıyormuş gibi. Ben de kendimi öyle görür
oldum artık. Komik bi şey yazmayacaksam, olumlu değilse yazacaklarım yazmıyorum
işte. Hayır sanki mutsuz olmak, olabilmek benim de hakkım değilmiş gibi. Ben de
insanım la.
Değil mi ama? Hem her
daim mutlu olmak da mümkün mü, manyaklık ayol :)
Ama önemli bir not ki, işimden çok sıkıldım, itiraf ediyorum! Bazen çığlık
atıp karşımdakine “yeteeeeeeeeeeeeeer” diye bağırasım geliyor. Hatta daha da
ileri gidip “yeter lan yeter, azcık da sen bana sorsana iyi misin, hoş musun”
diye.
Sonrasında başımın üstünde baloncuklar beliriyor böyle. Karşımdakinin
saçını başını yolduğumu falan hayal ediyorum. Çok psikopatça gelebilir, ama birkaç
saniyede olsa rahatlatıyor işte.
İşiniz dinlemek ise şayet, inanın hiç kolay değil.
Biri de çıkıp beni dinlese mesela. Ahhhh ahh…
Şu an bu satırları yazıyor olmak bir gelişme benim için,
farkındayım. Evet iyi değilim son zamanlarda ama umuyorum ya da umayım ve
geçsin. Çünkü bu kara gözlükler gerçekten bana hiç yakışmadı.
Sanırım biraz rahatladım. Konuşmasam da, yazabilirim demek ki :)
Herkese iyi geceler…
:( benim gibi bir tane daha ama ben anlatıp rahatladım bununla yetinmedim iaç da almaya başladım. Yoksa her gece her gece çıldırma noktasına gelecek kadar sıkılmaya bu kalp dayanır mıydı ? Bilmem. Lütfen iyi olmak için ne gerekiyorsa yapmalısın . Sevildiğini özlendiğini sakın unutma iyi geceler
YanıtlaSilÇok çok geçmiş olsun. Ama geçecek eminim ki;)
SilBir süreç olduğunun farkındayım ben durumumun. Geçecek biliyorum fakat yoruyor işte. Dedim ya büyük beden elbise misali :) İyi geceler.
Pek bi seviliyorsunuz;)
Buraya istediğini yazabilirsin, biz okuruz seni :) yazmak en güzel terapi...
YanıtlaSilEvet baya iyi geldi :)
Silsen depresyona girmişsin yaa hadi çıksanaaaaa :)
YanıtlaSilŞiştt söylemeyelim o kelimeyi, ürktüm birden :)
Sil